touch Kelime Anlamı ve Kullanımı

    • f dokunmak, ellemek, el sürmek; temas etmek, değmek; bitişik olmak; erişmek; yaklaşmak; tesir etmek; düzeltmek; mütehassıs olmak; (argo) para koparmak; İng, (argo) aldatmak; sözünü etmek, bahsetmek; yemek; müz çalmak; mat teğet geçmek, değmek touch at uğramak touch bottom dibe değmek; (fiyat) çok düşmek; (ümit) suya düşmek touch down inmek touch off patlatmak, ateşlemek touch on (konuya) dokunmak, değinmek touch one to the quick ciğerine işlemek, yüreğine tesir etmek touch the heart of yüreğini yumuşatmak, etkilemek touch up retuş yapmak touch wood nazar değmesin diye tahtaya vurmak He touched his hat Şapkasına dokunarak selâm verdi I don't dare touch wine Şaraba el süremem touch'able s dokunulur, el sürülebilir
    • i dokunma, dokunuş, temas, değme; bitişik olma; dokunum, dokunma duyusu; hisleri uyandırma kuvveti; koku, çeşni; iz; üslup; (argo) kendisinden kolayca para koparılan kimse; (argo) para isteme; müz tuşlayış, dokunuş; tuşların direnci; spor taç touch and go tehlikeli durum; (konuya) şöyle bir dokunma touch football özel teçhizatsız oynanan bir çeşit Amerikan futbolu touch needle ayar iğnesi; mihenk veya altın ayar iğnesi a soft touch ken disinden kolayca para koparılan kimse finishing touches tamamlayıcı düzeltmeler, son retuşlar keep in touch with temasta bulunmak, alâkayı devam ettirmek the royal touch sıraca hastalığının ilâcı farz edilen kralın el dokunuşu I felt a touch of rheumatism this morning Bu sabah romatizma beni şoyle bir yokladı The writer has a light touch Yazarın hoş bir üslubu var




online kişi ingilizce öğreniyor veya ingilizce kelime arıyor